Sayfalar

11 Ekim 2014 Cumartesi

Erkekler hakkında bir tespit


Erkekler kuzey yönünü bulmada, kadınlara göre çok daha başarılılarmış.
Şöyle bir deney bile yapılmış. Bir erkek grubu, karanlık bir odaya sokulup, orada kuzey yönü nerede söylemeleri istenmiş. Erkeklerin üçte biri kuzeyin ne tarafta olduğunu bilmiş.
Aynı deney kadınlarla yapıldığında, kadınların ancak beşte biri bunu bilebilmiş.

Bu kitap, yüz binlerce spermin kadın rahminde aynı istikamete koşmasını da erkeğin bu genetik özelliğine bağlıyordu.

Geçenlerde okuduğum bir adli tıp romanında, ölü bedenden ayrılan kurtçukların ise hep güneye gittikleri anlatılıyordu. Yaşarken hep kuzeyi bilen erkeğin, ölü bedeninin yarattığı canları güneye göndermesi, hayatla ölümün tezadı mıdır?

Ana rahminin karanlık uzayında aynı istikamete doğru ölümcül bir yarış veren erkek, ecelin karanlığında da aynı kabiliyetini sürdürüyor.

Erkek, istikametini bilen canlıdır...

Ya istikamet,o nedir acaba?
Meçhul, hayali, efsanevi bir mutluluk adresi mi?
Kayıp bir cennet mi, yoksa tanıdık bir cehennem mi?
Veya apaçık, ayan beyan bir kader...
Alın yazısı...
Erkek, istikametini bilen varlıktır.
Kadın çağırır gider, ölüm davet eder tereddüt etmez, alın yazısı yazar itiraz etmez.

Her erkeğin derin şuuru altında, hep o en önde koşan, en telaşlı, en hızlı, en ihtiraslı, en egoist sperm yatar.

Karanlık, kapkaranlık bir boşlukta bildiği istikamete koşar.
O yarışın bir tek beyaz gecesi yoktur.
Dört mevsim, 12 ay, 365 gün hiç doğmayan güneşlerin, hiç batmayan ayların altında, karanlıkta, kapkaranlıkta koşar.
Bu koşu nedir? Hayata koşuş mu, yoksa ölüme mi?

Erkek, yaşama şuuruyla mı koşar? Ölüm şuursuzluğuyla mı?

Cevabı aramak beyhude bir gayrettir.
Erkek doğumundan önce de karanlıkta koşar, ölümünden sonra da.
Birinde kuzey kutbunu bilir, ötekinde güneyi.