Goebbels şöyle der; “İnsanların
beyin tembelliğini gördükçe, her istediğimizi yapabileceğimizi anladık… Propaganda
bir uygulama konusudur. Sevimli veya teorik olarak doğru olması beklenmez.
Harika, estetik olarak şık ya da kadınları ağlatan konuşmalar yapmayı
önemsemem. Politik konuşmanın amacı, insanları düşündüğümüzün doğru olduğuna
ikna etmektir. Doğruyu ortaya çıkarmak propagandanın görevi değildir….Devlet
gerçeğin yayılmamasını sağlamak zorundadır, çünkü gerçekler yalanın can
düşmanıdır; bu bakış açısını genişleterek şunu söyleyebiliriz: Gerçek devletin
en büyük düşmanıdır.”
Hitler ise kitlesel propagandanın
yalan üzerine kurulu olduğu bilinen “ Büyük Yalan Teorisi” tekniğini kullanmada
bir numaraydı.
Büyük yalan teorisinin kurulu
olduğu temeller aşağıdaki gibidir;
- Halka anlattıklarınızın gerçek
olması şart değildir.
- Gerektiğinde yalan söylemekten
kaçınmayın ve utanmayın.
- Söylediğiniz yalanlara
inananlar mutlaka olacaktır.
- Bir yalanı sürekli tekrar
edeceksiniz. Ne kadar fazla tekrarlarsanız o kadar fazla inanan çıkar. Bir süre
sonra yalan, yalan olmaktan çıkar ve gerçeğin ta kendisi olur.
- Yeterli sayıda tekrar
ederseniz, insanları karenin aslında bir daire olduğuna ikna edebilirsiniz.
Sözler gerçeğin üstünü örtüp dikkatleri başka yöne çekmek için istenildiği gibi
eğilip bükülebilir.
- Söylediklerinizin yalan
olduğunun ispatlanmasından korkmayın. Bunu ispatlasalar bile, sizin
yalanlarınızın ulaştığı kitleler onların doğrularının ulaştığı kitleden hep
fazla olacaktır.
- Söylediğiniz yalan ne kadar
büyükse o kadar etkili olur.
- Karşı taraf haklı bile olsa
herhangi bir konuda hatalı olduğunuzu, yanlış yaptığınızı asla kabul
etmeyeceksiniz.
- Suçu da asla kabul etmeyecek ve
üstlenmeyeceksiniz. Geri adım atmak olmayacak.
- Kendinizi hiçbir zaman savunma
durumuna düşürmeyeceksiniz. Hep saldıracak, karşı tarafı savunmada
bırakacaksınız. Siz değil onlar savunmada kalacak.
- Gerektiğinde sadece bir tek
rakibinize odaklanın ve kötü giden her şeyi onun veya onların üzerine yıkmaya
çalışın.
- Önemli olan halkın aydın
kesimini kandırmak değildir. Onları fazla önemsemeyin. Onları kandırmak zordur
ve zamanı boşa harcamış olursunuz. Sizin asıl hedefiniz cahil ve okumamış
kitlelerdir. Onları kandırmak çok daha kolaydır.
- Eğer belli bir konuda
hedefinizde dindar kesimler varsa, onlara Tanrı’dan ve peygamberden söz edip
inançları doğrultusunda kandırabilirsiniz. Bu amaçla, gerektiğinde kilise
cemaatini kullanmakta yarar vardır.
- Propaganda içerde sürekli
olarak ortalama bir gerginlik ortamı yaratmalıdır.
- Basını, hükümetin
kullanabildiği dev bir klavye olarak düşünün. Gazeteciler önemlidir. Onları ve
patronlarını satın almak, devşirmek ve kullanmak için her şey yapılmalıdır.
- Gerektiğinde kendinize düşman
yaratmaktan çekinmeyin.
Bush yönetiminin Irak Savaşı
öncesinde Saddam Hüseyin‘in kimyasal silah ürettiği ve bütün dünyayı tehdit
ettiği fikrini yayması, daha sonra herkesin anladığı gibi aslı olmayan bir kara
propagandadır.