Apple donanım kalitesi olarak tartışmasız öndedir, bu konuda herhangi bir Android telefon Apple'ın eline su dökemez.
Bir İPhone değerini yıllar sonra bile korur oysa Android bir telefon, 1 sene sonra değerinin neredeyse yarısına alıcı bulur. Sonraki sene hatırlayan bile bulunmaz.
Android için en sonra çıkana sürekli sahip olmanız kesinlikle mümkün değildir.
Şarjı biten İPhone'unuz için her zaman şarj aleti bulamayabilirsiniz. Çünkü diğer bir markaya ait herhangi ya da yan sanayi kabloyu kullanamazsınız. Bu sebeple şarj donanımlarınızı yanınızda taşımanız gerekir. Çünkü Apple orijinal donanım kullanmanızı tavsiye eder. Neden? Çünkü yan sanayi batarya, şarj aleti gibi donanımlar telefonu bozacaktır, Bu durumda olan ise Apple'ın marka değerine olur. Ayrıca sizi orijinal donanım kullanmak zorunda da bırakır ( yan sanayi şarj aleti kullandığınızda, telefonunuz bunu fark eder, sizi uyarır, telefonunuzu şarj etmeyerek bataryanızı korur ) Tüm bunların arkasında ticari kaygılar da olabilir.
Apple donanım konusunda kendi donanımlarını tavsiye ederken, yazılım konusunda da kontrolün kendisinde olmasını istiyor. Savunma gayet açıklayıcı "3. taraf şirketler ile çalışırken hep sorun çıkar. Bu durumda olan bize ve güvenen müşterilerimize oluyor. Bizimle çalışmak isteyen şirketler bizim kurallarımıza uymalıdır." Flash desteğinin olmamasının ve sadece Apple'ın evrensel şarj girişini desteklememesinin sebebi budur.
Apple sadece 1 donanım ile muhatap olurken, Android onlarca marka ve model için yazılıyor, güncelleştirme ekleniyor. Bu işlemden de pazarda bulunan tüm ve kullanıcının eklediği uygulamalar da nasibini alıyor.
İPhone ( dolayısı ile İOS ) hertürlü donanımı otomatik tanır. Bir ortamdaki yazıcıya ulaşırken İPhone size sorun çıkarmaz.
Bir İPhone'daki bluetooth sadece İPhone ile haberleşirken, android bu sorunu (!) yaşamamaktadır.
İPhone'da hafıza kartı bulunmaz, daha sorunsuz çalışır. Android ise hafıza kartı kullanımını destekler. Bu durum bir hırsızlık durumunda İPhone'da tüm verinin güvenilirliğini sağlarken, android için aynısını söyleyemeyiz.
Android kullanırken karşılaştığınız "yetersiz hafıza", İPhone kullanıcısına yabancıdır.
Aynı şekilde çalınan bir İPhone ( parola ile korunuyorsa ) kullanılamaz, oysa bir Android telefon formatlanıp kullanılabilir.
Format sonrası ( ve bulut desteği ile ) İPhone aynı ayarlar, masaüstü düzeni, programlar ...vs. hiç sorunsuz sunarken aynı işlem android için biraz sorun yaratabilir.
İOS içerisinde çağrı veya SMS engellemenin hazır bulunur. Tek yapmanız gereken engellemektir. Oysa Android içerisinde istenmeyen çağrıları engellemek için rehbere eklemeniz ve sonra engellemeniz gerekir. SMS engellemek için ise aynı yöntemi ya da özel programlar kullanıyorsunuz.
İOS işinize yarayacak en temel programları en mükemmel biçimde hazır sunar. Üstelik bu programlar her türlü platform ile sorunsuz çalışır. Üstüne üstlük android tabanlı bu programlar android ile uyum sorunu yaşarken bile.
İOS'un sunduğu bulut teknolojisi ile ayarlarınız, kullandığınız programlar, fotoğraflarınız ve masaüstü düzeninize kadar saklanır.Yani telefonunuzun tam bir image'i alınır. İOS'un sunduğu bulut teknolojisi ile "notlar" ve "anımsatıcılar" her zaman eşitlenmiş kalır ve herhangi bir platformdan sorunsuz olarak kullanılır. Aynı işlemi android için en mükemmel yapan program G-Notes, Gmail içinde dosya oluşturur, cepten eşitlemenize ve Gmail içinden izlemenize onay verir. Gmail içinden değiştiklik yaptığınızda, yazışma görünümü alır. Fotoğraflarınız; telefonunuzu kaybetseniz bile yedeklidir. İsterseniz, internet bağlı herhangi bir bilgisayar ile ulaşabilirsiniz.
İOS'da bulunan İtunes programı ile telefonunuzun tam bir kopyasını bilgisayarınıza koyarsınız. AYnı image burada da saklanır. Yeni bir İphone aldığınızda, tüm ayar, program, müzik, ...vs yi olduğu gibi değişmeden taşıyabilirsiniz. Böylece yeni telefonunuzda hiç zorluk çekmez ve alışma dönemi yaşamazsınız.
İOS'un sunduğu bulut teknolojisinin benzerini android'de bulamazsınız. İOS bu bulut hesabınıza bağlı olarak herhangi bir platform'da kullanabileceğiniz, paylaşabileceğiniz office dengi programlar - pages ( word ), numbers ( excel ) ve keynote ( powerpoint ) - sunuyor. Üstelik artık bu 3 hizmeti, bir apple kullanıcısı olmasanız da, apple ile tanıştırmak için ücretsiz hale de getirdi.
Gmail ise benzerini google docs ile sunuyor.
Bu bulut teknolojisi ile ipad, iphone .. vs arasında ve tüm aile üyeleri ile içerik paylaşımı yaparsınız.
Ancak bu bulut teknolojisini, siz dropbox, google drive, disc.yandex ile aşabilirsiniz. Biraz daha
bulut?
Android görüşmelerinizi kaydeden programı ya hazır ya da markette sunar. İOS için ise böyle birşey yok. Görüşme sırasında "sesli notlar" programını açmanız gerekiyor.
Android "yaptığınız aramayı karşı taraf cevaplayınca titre" özelliğini hazır sunar ancak bu özellik İOS içinde bulunmadığı gibi dışarıdan da ilave edemezsiniz.
Android çalışan tüm programları sallama ile kapatırken, İPhone tek tek kapatmanıza izin verir.
İPhone yan tarafında çok işlevsel bir "titreşime alma" anahtarı bulundurur. Böylece tuş kilidini aç, ayarlara gir, titreşime al derdinden kurtulursunuz.
Android kullanan markalar, bir sonraki gözde telefonları çıktığında desteği keserler. Apple ise tüm modellerine her zaman destek verir, ancak 10 sene öncesinin donanımı bugünün işletim sistemleri ile ağırlaşabilir.
Yıllar içinde oluşan rehberimde, kişilerin doğum günlerini takvime değil, kişi numaraları ile birlikte kaydetmiştim. İlginçtir, İOS takvimde bu doğumgünleri ( evlilik gibi özel günler görünürken ) gmail takvimde görünmüyor.
İOS takvimi, facebook etkinliklerini gösterirken android göstermez.
Android ( özellikle Nexus telefonlar ile ) tam anlamıyla özgürlük sağlar, birçok ayarı değiştirebilirsiniz. İOS bu konuda bazı katı kurallar getirir ( mesela, dışarıdan atadığınız zil sesini 20 saniyesini kullanabilirsiniz )
Hatırlamanız gereken bir kural; mükemmel telefonun henüz piyasada olmadığıdır. Geçen sene aklınıza karpuz kabuğu gibi düşen bir telefona bu sene bakmayabilirsiniz.
Bir diğer kural ise; atın sahibine göre kişnediğidir. Yani elinizde ne olduğu değil, onu nasıl ve ne kadar kullandığınız önemlidir.
Bir telefon alırken iyice düşünmeniz gerekir, ne amaçla kullanacağınızı ve ihtiyaçlarınızı iyi belirlemeniz gerekir. Sadece konuşacak mısınız?, önemli olan şarj süresi mi?, ekran büyüklüğü ne derece önemli? işe / okula gelip giderken yolda çok zaman mı geçiriyorsunuz? ...vb. sorular cüzdanınızın ne derece hafifleyeceğini belirler.
Kendi ihtiyaçlarımı göz önünde tuttuğumda fiyat aralığının 650 TL ile başladığını ve 2500 TL ile son bulduğunu görüyorum. GPS ve haritalar, radyo, takvim en fazla kullandığım hazır gelen programlar. Gün içerisinde ise internet explorer, hava durumu, fotoğraf makinesi, youtube, hesap makinesi, alarm ...vs. kullanabilirsiniz.
Kişisel olarak olmazsa olmazlarım ise; not alma programı, Gmail, bankacılık ve borsa programları, shazam, kart programı oluyor.
Kart programı dediğim şey ise müşteri sadakat kartlarını depolayan programcıktır. Her mağaza, her marka alışverişiniz ile bir kart veriyor ve sonraki alışverişlerinizde de kullanıyorsunuz. Ancak "bir daha kullanır mısınız?" ya da "ne zaman tekrar kullanırsınız?" sorularının cevapları ise belirsizdir. Siz bu sorunu kart numarasını yazarak ya da kartların fotoğrafını taşıyarak da aşabilirsiniz.
Sosyal medya ( facebook, twitter, instagram ...vs. ) ve iletişim ( whatsapp, viber, telegram ) programları ise sonra geliyor.
Telefonu yeni aldığınızda, hevesle birçok program ve oyun yükleyebilirsiniz. Bir süre sonra çoğu atıl durumda bekler. Sürekli kullandığım birkaç program dışında, biraz müzik ve birkaç oyunu zaman öldürmek için kullanıyorum.
Telefonun uygun ölçülerde ve ağırlıkta olmasını, şarjının yoğun kullanım ile akşam eve dayanabilmesini istiyorum. Ancak akıllı telefon üreticileri belirli sınırlar ( bataryalardaki gelişimler şu anda herşeyi belirlemektedir, yoksa ram / işlemci / görüntü kalitesi değil ) içinde hareket etmek zorundadır. Çok ufak bir ekran kullanım sorunlarını ve çok büyük bir ekran ise ağırlığı beraberinde getirecektir.
Günümüz üreticileri, akıllı cihaz kullanıcılarının gün içerisinde bir laptop / PC, çakmak sarjı ya da priz bulabileceğini biliyorlar. Aksi halde bu kadar işlevin ve donanımın o bataryalar ile kullanılması şu anda imkansız. Günboyu whatsapp ile yazışmak, youtube ile video izlemek kesinlikle "bunun pili çok az dayanıyor" demenize sebep olacaktır.
Ayrıca aynı model telefonun farklı GB büyüklükleri ile kullanan bir olarak şunu söyleyebilirim; "bu yeter, büyüğüne gerek yok" ya da "bu benim işimi görür" diyebilirsiniz. Çoğu durumda yetmez, az bir fark ile büyüğünü almanızı tavsiye ederim. Ancak daha da önemlisi, büyük hafızalı telefonun, kullanım ve programlar aynı kalmasına karşın, şarjının daha fazla dayandığıdır. Şu anda kadar kullandığım İPhone 5 16 GB ve 32 GB ile GM-D 4 GB ve 16 GB arasında büyük bir şarj farkı bulunuyordu. Küçük kapasiteli ve ağzına kadar dolu bir HDD yerine daha büyük ve boş alanı mevcut olan bir HDD arasında hız ve tüketim arasında da benzerlik bulunuyor.
Programların ayarlarına hükmetmek ve gerektiğinde açmak, ekranı biraz daha soluk kullanmak size zaman kazandıracaktır. Ya da abanın gitsin, altı üstü şarj biter. Bu blogu okuduğunuza göre çok da önemli biri değilsiniz. :)
Gördüğünüz gibi en iyi telefon diye birşey yok. Sadece kendinize göre belirleyeceğiniz öncelik sırasında, ihtiyaçlarınıza en iyi cevap veren telefon var.