Deming ödülü kalite alanında oldukça prestijli ve ciddi bir ödüldür ve katılan çalışmalar genellikle neredeyse bir doktora tezidir. Oysa 1987 yılında, bu ödülü kazanan Lloyd Nelson tarafından yazılan tek sayfalık bir makaledir, oldukça kısa ve basit bir deneyi anlatıyor. Benzer bir deneyi isteyen evinde bile yapabilir.
Yıllardır bazı sorunları niçin
çözemediğimizi o kadar çarpıcı biçimde açıklıyor ki, birdenbire bu kadar çok
olayın anlaşılmazlık perdesi arkasından ortaya çıkması, insanda garip bir his
yaratıyor ve nasıl olup da bugüne kadar bunu göremediğinize şaşıyorsunuz.
Deney, bir huni, bu huninin
boğazından tam geçebilecek bir bilye, huninin ucunu yerden 5-6 santim yukarıda
tutabilecek bir düzenek ve huninin altına yayılmış bir kâğıt yardımıyla yapılıyor.
Deney şöyle: Bilye huni içine bırakılıyor ve ucundan çıkıp kâğıdın üzerine
düşüyor. Ama tam huni ağzının altında durmayıp bir tarafa doğru biraz
yuvarlanıp duruyor. Durduğu bu nokta kâğıdın üzerine işaretleniyor. Bu deney
çok sayıda (mesela 500 defa) tekrarlanınca kâğıt üzerinde rasgele dağılmış bir
noktalar kümesi oluşuyor.
Bilyenin, her defasında tam
huninin altında değil de rasgele değişen yerlere kadar yuvarlanmasının çeşitli
nedenleri olabilir. Yerin tam düzgün olmayışı, kâğıdın pürüzlülüğü, bilyenin
mükemmel küre olmayışı gibi çok sayıda etken, bilyenin hep aynı noktada
durmayışının olası nedenleridir. Aynı huni, aynı bilye ve aynı kağıtla, deney
ne kadar tekrarlanırsa tekrarlansın, sonuçtaki noktalar kümeleri hep birbirine
benzeyecektir (inanmayanlar deneyebilir!). Bu haliyle, huni, bilye, kâğıt
vs.den oluşan sistem, kararlı bir sistemdir. Nasıl davranacağı baştan
bilinmekte, bilyeyi attığınız zaman noktalar kümesinin içinde bir noktada
kalacağı bilinmektedir. Şimdi, bu sistemi “düzeltmeyi” kafasına koymuş bir kişi
düşününüz. Amacına ulaşmak için şöyle reçeteler uyguluyor:
Reçete 1 – Bilyenin her defasında
durduğu yer, bir evvel durduğu noktaya göre ne kadar uzaksa, huni tam aksi
yönde o kadar hareket ettirilecek ve böylece bir öncekine göre oluşan sapma
giderilmeye çalışılacaktır. Bu reçeteye göre deney yine, mesela 500 defa
tekrarlanınca elde edilen noktalar kümesi, eskisinden daha küçük değil, aksine
daha büyük olmaktadır. Sistemi “düzeltmeyi” kafasına takmış olan kişi bu defa
yeni bir çözüm düşünür ve uygular:
Reçete 2 – Bilyenin her defasında
durduğu yer, huni ucunun tam altına göre ne kadar uzaksa, huni tam aksi yönde o
kadar hareket ettirilecektir. Deney yine tekrarlanır ve yeni bir noktalar
kümesi elde edilir. Noktalardan oluşan leke bu defa ilk ikisinden de büyük ve
çarpıktır. Umulan “düzelme” yine sağlanamamıştır. Düzeltme inadı içindeki kişi
nihayet son bir çözüm düşünür:
Reçete 3 – Huni her defasında
bilyenin durduğu noktaya getirilecektir.
Bu deneyin sonunda noktalar kümesi, huninin altına yayılan kâğıdın tümünü kaplayacak kadar genişlemiştir. Nelson’un makalesi bir cümle ile son bulmaktadır: “Kendi içinde kararlı hale gelmiş sistemlerin nasıl işlediğini tam anlamaz ve ana parametrelerini (bu örnekte huni boyu, kâğıt cinsi, bilye mükemmelliği, yerin yataylığı, düzgünlüğü vs.) değiştirmezseniz, sistem davranışını değiştiremezsiniz. Kurcalama ile sistem iyileştirilemez, ancak daha çok bozulur!”
Gündelik hayatta Nelson’un
Huni Deneyi, yüzlerce alanda, bıkıp usanmadan tekrarlanmaktadır. Belediyeler
yol güzergâhlarını değiştirerek trafik sıkışıklığını çözmeye, hükümetler vergi
oranlarını değiştirerek vergi gelirlerini artırmaya, başarısız futbol kulübü
antrenör değiştirerek şampiyon olmaya, Merkez Bankası para arzı ile oynayarak
faizleri düşürmeye ve daha binlerce kişi “kurcalama” yöntemiyle bir şeyleri
“düzeltmeye” çalışmaktadırlar. Ama bu kurcalamaların başarılı olmadığı,
başarılı olmak bir yana, sorunları daha içinden çıkılmaz hale getirdiği
görülmektedir. Sorun, şu veya bu kişi ya da şu veya bu siyasal partiyle ilgili
değil, toplumumuzun tüm sorunlara yaklaşımındaki yetersizlikle ilgilidir. Bu
yetersizliğin giderilmesi iki aşamalı bir yaklaşımla mümkündür: Önce,
“kurcalama” yöntemiyle çözmeye çalıştığımız sorunları gözden geçirmeli ve
bunların hemen hemen “tüm” sorunlar olduğunu görmeliyiz. İkinci aşama ise,
sorunları kurcalamaktan vazgeçip, onların niçin olduğunu anlamaya çalışmaktır.
Eğer bu iki adım doğru atılırsa, çözümler konusunda hiç endişe edilmemelidir.
Ama eğer “kurcalama” yöntemini terk etmezsek sorunların daha çok
ağırlaşacağından zerre kadar şüphe edilmemelidir.
https://www.medeniyetufku.com/nelsonun-huni-deneyi-yine-tinaz-titiz/