Sayfalar

29 Ocak 2022 Cumartesi

Nelson'un "Huni deneyi"

Deming ödülü kalite alanında oldukça prestijli ve ciddi bir ödüldür ve katılan çalışmalar genellikle neredeyse bir doktora tezidir. Oysa 1987 yılında, bu ödülü kazanan Lloyd Nelson tarafından yazılan tek sayfalık bir makaledir, oldukça kısa ve basit bir deneyi anlatıyor. Benzer bir deneyi isteyen evinde bile yapabilir.

Yıllardır bazı sorunları niçin çözemediğimizi o kadar çarpıcı biçimde açıklıyor ki, birdenbire bu kadar çok olayın anlaşılmazlık perdesi arkasından ortaya çıkması, insanda garip bir his yaratıyor ve nasıl olup da bugüne kadar bunu göremediğinize şaşıyorsunuz.

Deney, bir huni, bu huninin boğazından tam geçebilecek bir bilye, huninin ucunu yerden 5-6 santim yukarıda tutabilecek bir düzenek ve huninin altına yayılmış bir kâğıt yardımıyla yapılıyor. Deney şöyle: Bilye huni içine bırakılıyor ve ucundan çıkıp kâğıdın üzerine düşüyor. Ama tam huni ağzının altında durmayıp bir tarafa doğru biraz yuvarlanıp duruyor. Durduğu bu nokta kâğıdın üzerine işaretleniyor. Bu deney çok sayıda (mesela 500 defa) tekrarlanınca kâğıt üzerinde rasgele dağılmış bir noktalar kümesi oluşuyor.

Bilyenin, her defasında tam huninin altında değil de rasgele değişen yerlere kadar yuvarlanmasının çeşitli nedenleri olabilir. Yerin tam düzgün olmayışı, kâğıdın pürüzlülüğü, bilyenin mükemmel küre olmayışı gibi çok sayıda etken, bilyenin hep aynı noktada durmayışının olası nedenleridir. Aynı huni, aynı bilye ve aynı kağıtla, deney ne kadar tekrarlanırsa tekrarlansın, sonuçtaki noktalar kümeleri hep birbirine benzeyecektir (inanmayanlar deneyebilir!). Bu haliyle, huni, bilye, kâğıt vs.den oluşan sistem, kararlı bir sistemdir. Nasıl davranacağı baştan bilinmekte, bilyeyi attığınız zaman noktalar kümesinin içinde bir noktada kalacağı bilinmektedir. Şimdi, bu sistemi “düzeltmeyi” kafasına koymuş bir kişi düşününüz. Amacına ulaşmak için şöyle reçeteler uyguluyor:

Reçete 1 – Bilyenin her defasında durduğu yer, bir evvel durduğu noktaya göre ne kadar uzaksa, huni tam aksi yönde o kadar hareket ettirilecek ve böylece bir öncekine göre oluşan sapma giderilmeye çalışılacaktır. Bu reçeteye göre deney yine, mesela 500 defa tekrarlanınca elde edilen noktalar kümesi, eskisinden daha küçük değil, aksine daha büyük olmaktadır. Sistemi “düzeltmeyi” kafasına takmış olan kişi bu defa yeni bir çözüm düşünür ve uygular:

Reçete 2 – Bilyenin her defasında durduğu yer, huni ucunun tam altına göre ne kadar uzaksa, huni tam aksi yönde o kadar hareket ettirilecektir. Deney yine tekrarlanır ve yeni bir noktalar kümesi elde edilir. Noktalardan oluşan leke bu defa ilk ikisinden de büyük ve çarpıktır. Umulan “düzelme” yine sağlanamamıştır. Düzeltme inadı içindeki kişi nihayet son bir çözüm düşünür:

Reçete 3 – Huni her defasında bilyenin durduğu noktaya getirilecektir.

Bu deneyin sonunda noktalar kümesi, huninin altına yayılan kâğıdın tümünü kaplayacak kadar genişlemiştir. Nelson’un makalesi bir cümle ile son bulmaktadır: “Kendi içinde kararlı hale gelmiş sistemlerin nasıl işlediğini tam anlamaz ve ana parametrelerini (bu örnekte huni boyu, kâğıt cinsi, bilye mükemmelliği, yerin yataylığı, düzgünlüğü vs.) değiştirmezseniz, sistem davranışını değiştiremezsiniz. Kurcalama ile sistem iyileştirilemez, ancak daha çok bozulur!”

Gündelik hayatta Nelson’un Huni Deneyi, yüzlerce alanda, bıkıp usanmadan tekrarlanmaktadır. Belediyeler yol güzergâhlarını değiştirerek trafik sıkışıklığını çözmeye, hükümetler vergi oranlarını değiştirerek vergi gelirlerini artırmaya, başarısız futbol kulübü antrenör değiştirerek şampiyon olmaya, Merkez Bankası para arzı ile oynayarak faizleri düşürmeye ve daha binlerce kişi “kurcalama” yöntemiyle bir şeyleri “düzeltmeye” çalışmaktadırlar. Ama bu kurcalamaların başarılı olmadığı, başarılı olmak bir yana, sorunları daha içinden çıkılmaz hale getirdiği görülmektedir. Sorun, şu veya bu kişi ya da şu veya bu siyasal partiyle ilgili değil, toplumumuzun tüm sorunlara yaklaşımındaki yetersizlikle ilgilidir. Bu yetersizliğin giderilmesi iki aşamalı bir yaklaşımla mümkündür: Önce, “kurcalama” yöntemiyle çözmeye çalıştığımız sorunları gözden geçirmeli ve bunların hemen hemen “tüm” sorunlar olduğunu görmeliyiz. İkinci aşama ise, sorunları kurcalamaktan vazgeçip, onların niçin olduğunu anlamaya çalışmaktır. Eğer bu iki adım doğru atılırsa, çözümler konusunda hiç endişe edilmemelidir. Ama eğer “kurcalama” yöntemini terk etmezsek sorunların daha çok ağırlaşacağından zerre kadar şüphe edilmemelidir.

https://www.medeniyetufku.com/nelsonun-huni-deneyi-yine-tinaz-titiz/