Sayfalar

12 Kasım 2014 Çarşamba

Mandıra Filozofu

Modern şehir hayatı ile doğal hayat arasındaki farkı sorgulayan bir film.

Ege'de, doğal bir koyda, başkasına ihtiyaç duymadan yaşamak mı ? yoksa şehirde koşuşturarak, sürekli cep telefonu ve internet yumağı içinde yaşamak mı?

filmde alıntı olmadığını düşündüğüm felsefe yüklü cümleler de var.

altyazılara boğulmadan, kafa yormadan izleyebilirsiniz.

-Varlıklı olmak var olmak değildir.

-Mutluluk almakla değil, vermekle olur.

-Modern hayat kurnazlık öğretir insana ama aşk kurnazlık kabul etmez.

-Para temelli aşk olmaz.

-Sesini değil, sözünü yükselt. gök gürültüsü değil yağmur yaprağı yeşertir.

-Satın alarak mutlu olunmaz - serbest piyasa ekonomisi oyunları

-Mutlu insan, herşeyin en iyisine sahip olanlar değil - sahip olduklarını kaybetmeyecek kadar sevenlerdir.

-Paraya karşıyım.

-Bu devirde kim kime bedava birşey veriyor? toprak ana, deniz ana veriyor.

-Çalışmaya karşıyım.

-İhtiyacından fazlası için çalışmak insanoğlunun açgözlülüğünden başka birşey değildir.

-Oturamayacağından çok ev almak, harcayamayacağından çok para kazanmak..... herşey bu dünyada kalır.

-Mal da yalan mülk de yalan, gel biraz da sen oyalan.

-Haplar olmasa aç kalacam, hapla besleniyorum.

-İstesen bu ülkedeki bütün yumurta fabrikalarını alacak paran var ama kendini için bir yumurta kırıp yiyemiyorsun, öğle mi?

-Diyete karşıyım, doğada diyet diye birşey yoktur. bir kaplanın diyet yaptığını gördün mü hiç? kaplan diyet yapmaz, açsa yakalar yer. aç değilse, birşey yapmaz. karnı tokken yiyecek peşinde koşan tek canlı, insanoğludur.

-Kaplanda kolestrol yok, olmaz. neden? çünkü kaplan heryere koşarak gider.

-Alım satım yapmak saçmalıktır.

-Biyolojik saatten başka saate ihtiyacım yok ki benim. uykum gelince uyurum, uykumu alınca uyanırım.

-Benim telefonum da yok.

-Yılda kaç gün tatil yapıyorsun?
Bu toprakları senede sadece 7 gün için istiyorsunuz. oysa ben 365 gün burada yaşıyorum. sizce de bu toprakların bende kalması daha mantıklı değil mi?

-Kaç yaşındasınız? daha kaç yıl yaşarsınız?
diyelim ki 30 yıl yaşarsınız, sadece 30 yaz daha yaşarsınız. bunun da kaç tanesinde sağlıklı olursunuz bilinmez. yani sadece 210 gününüz kaldı. bir yıl bile değil. O yüzden hala yiyebiliyorken, kır bir yumurta daha ye.

-Yattan bahsederken "bu da güzel ama denize biraz uzak. bu yüksek, tekne dediğinden elini uzatınca denize dokunacak."

-"Yanlış birşeyi milyonlarca kişi söylese bile, o şey hala yanlıştır." - Bertrand Russell

-"Anne karnına sığarken insan, neden koskoca dünyaya sığamadığını ve en sonunda 2 m2 toprağa sığmak zorunda kalacağını bilmelidir" Can Yücel

-"Bu dünyadaki en büyük ceza, insanın kendi kendine kestiği cezadır." Dostoyevski

-Tabiat ana, yiyebileceğiniz kadar topladığınızı yerine geri koyar.

-Yemek değil yememek daha çok zarar verir.

-Sakın terayağı yeme ölürsün derler ama ben bu lezzeti tadamayıp yaşasam ne olur?

-"İnsanı en çok acıtan şey, hayal kırıklıkları değil, yaşayabilecekken yaşanmamış mutluluklardır." - Dostoyevski

-"Senin için tembel diyorlar". bu sistemde çalışmaya karşıyım ben. çünkü bu sistemde çalışmak, modern köleliktir.

-Çalışırım ama biriktirmem. kendime ve ihtiyacı olana yetecek kadar çalışırım.

-İnsanlık çok ilerledi. uçak yolculuğu ile çok daha hızlı seyahat ediyoruz. eskiden 3 günde gidilen yol artık 50 dakika sürüyor. aslında olan ömürden kaybedilen 3 gündür. altınızda bulutlar, bulutlar üzerinde hoop bodrum. halbuki, Biga'yı görmedin, Ezine peyniri almadın, Ayvalık'ta rakı balık yapmadın, İzmir'de boyoz yeyip güneşi batırmadın ve bu ilerleme öyle mi?

-Şehirler çok kalabalık, artık insana yer kalmamış.

-Doğada emeklilik diye birşey yoktur. emeklilik modern insanın uydurmasıdır.

-Hayatı yavaş yaşamak gerekir. unutma ki, dünyanın en uzun yaşayan canlısı en yavaş hareket eden kaplumbağadır.

-Şehirde bale var, opera var, tiyatro var ama yılda kaç kere bunlara gidiyorsun?

-Neden bütün hastaneler büyük şehirlerde? çünkü çoğu hastalığın temel sebebi büyük şehrin ta kendisi, sıkıntı, stres, gürültü, kirlilik, kötü beslenme, trafik, trafik kazası...Halbuki sağlık ocağı, öyle mi?

-Tezek iğrenç değildir, tezek bir mucizedir, berekettir, toprak ağanın canıdır. ona iğrenç diyen modern insandır. Bu inek burada sıçmasa, şehirde domates olmaz. "Öyle bir anlattın ki, suratıma süresim geldi."

-Burada zaman geçmiyo, hava karardı ama yapacak bişi yok. 12den onca yatılmaz diyen ise televizyon. bize geç yatmayı TV öğretti. Tv hiç kapanmamaya başladı ve insanlar hiç uyumamaya başladı. Oysa gece uyumamak doğaya aykırıdır. Ne zaman mı yatılır? uykun gelince. bunun için saate de ihtiyacın yok. uykunu alınca vücudun zaten uyanır.

-Uyandırılmak insan oğluna yapılan bir zulümdür.

-Hayat ne çabuk geçti, ben nasıl böyle oldum?

-Mal da ya da mülk de mutluluğu arama.