Yeni kurulan, eskiden kalan ne varsa silen, günden güne büyüyen ve imrenilen bir ülke düşünelim.
Emekleme çağına uğramadan koşmaya başlamış bir ülke bu.
Bu ilerlemeden içeride ve dışarıda rahatsız olanlar da yok değil.
Üfürükçü hocaların sözü artık geçmiyor, kadınlar da birey olmuş, adalet işliyor, okuma yazma almış başını gidiyor. Bilim ve teknoloji ise yakalanmış. Konuşulan dil, okunan ve yazılan dil ile aynı.
Toprak sahibi aşiretler gücünü kaybetmenin eşiğinde. Ankara'nın rüzgarı günden güne, daha da hissedilir oluyor.
Çare ise işlediği yer kendisine verilmek üzere olan çiftçiyi, köylüyü isyana sevk etmek. "Din elden gidiyor" ise en kolay mazeret.
Devleti yönettiğinizi düşünün. Üzerinde çalıştığınız her şeyi yıkmaya çalışan bir dahili güç var. Size mesajlar gönderiyor, uyarılar gönderiyor ve uyarılarınıza kulak asmıyor. Sıra askeri güç uygulamaya geldiğinde uyguladığınızda ise olan ise saf ve her söylenene inanan Anadolu halkına oluyor.