Yazdığınız bir kitabı okuyucu ile buluşturmanın farklı yolları bulunuyor.
İlki ise "ben kitap yazdım, basın ve satın" diyerek yayınevi aramak. tanınmayan bir yazar olduğunuz için hiçbir yayınevi bunu kabul etmez. "Kitabının satacağına inanıyorsan, bastır. sonrasına bakarız" özetinde bir cevap duymanız için şanslı iseniz 6 ay geçer. Zaten tanınan bir yazar olsanız, kitaplarınızın satıldığı bilinse, onlar size ulaşır ve "kitabınızı biz çıkaralım" derler.
Diğeri tüm masrafı karşılayarak 1000 adet bastırmak. neden 1000? baskı maliyetleri açısından en az 1000 adet olması tercih ediliyor, adet düştükçe birim maliyet artıyor. ancak bu 1000 adet sizi maddi olarak zorlayabilir. baskının ardından satış anlaşması yaparak internet sitelerine ve mağazalara veriyorsunuz. buradan sonra komisyon, şartlar ..vb. sizleri şaşırtacak. Kitabın tüm masraflarına katlandıktan sonra satılmasını ve masraflarınızı karşılayacağınız günleri beklemeye başlayabilirsiniz.
Sonuncusu ise Amazon'un ABD'de uyguladığı bir baskı tekniği "print on demand", istek ( veya sipariş ) üzerine baskı demek oluyor. Buna kişisel yayıncılık deniyor ve sayesinde herkes bir gün yazar olabilir. Ülkemizde de başlayan bu uygulama aslında bizler için bir şans.
Bu yöntem sizleri 1000 adet kitabı bastırmanın maliyetinden kurtarıyor. Örneğin kitabınız bugün farklı şehirlerden 7 tane sipariş aldı, 7 tane basılıp gönderiliyor.
Sipariş üzerine baskının toplu baskıya göre pahalı olacağı ortada, konunun uzmanları yaklaşık %30 daha pahalı olduğunu söylüyorlar. 1000 adet bastırsaydınız kitabınızın birim maliyeti 10 TL olacakken sipariş üzerine basıldığında birim maliyetinin ( zaten sadece bir birimden söz ediyoruz ) kabaca 13 TL olacağını söyleyebiliriz.
1000 adet bastırdığınızı ve yayınevi ile anlaşma yaptığınızı, aradan 2 sene geçtiğini ve 80 adet satıldığını kabul edelim. yayınevi size "kitabınız depomuzda yer tutuyor. almayacaksanız, hurdaya veriyoruz". diyecektir. ne kadar acı olsa da, hayatın kuralı bu. cebinizden o kadar para çıktı, ama yok pahasına hurdaya gidecek. bunu istemezseniz, size göndereceklerdir. yüklü bir nakliye masrafı ile bir de depo sorununuz doğacaktır. bundan sonra yazarlığa küseceğinize eminim.
kitabınızın değerinin sonradan fark edildiğini ve talep oluştuğunu düşünelim. o da ne? kitabınız ne sahaflarda var ne mağazalarda ne de internette. "baskısı yok" diye de bir uyarı var. almak isteyen var, deponuzda belki kitap da var ama birbirinizden haberiniz yok. işte burada sipariş üzerine baskı çok olumlu duruyor, kitabın baskısı asla bitmez çünkü talep geldikçe basılır. biraz pahalı olsa da her zaman ulaşılabilir.
bence diğer bir olumlu yanı ise hataların düzeltilmesine imkan sağlaması. onca kontrolden kaçan bazı hatalar olduğunu düşünelim, örneğin 3x5=12 yazdınız ve bunu sonradan fark ettiniz veya bir okuyucu uyardı. Bunu sonraki siparişler için düzeltebilirsiniz ve hatanın fazla yayılmasını önleyebilirsiniz. halde 1000 baskının her birinde aynı hata bulunacakken kısa sürede önlem alabilirsiniz.