Sayfalar

29 Ocak 2015 Perşembe

Makarna tarifi

Tencereyi çok doldurmayın, ihtiyacınız olmayan bir suyu kaynatarak boş yere su, zaman ve gaz harcamış olursunuz. Ne kadar su kullanacağınız, zaman içinde tecrübe ile ortaya çıkacaktır.

Su kaynadıktan sonra yeterli miktarda tuz, mutlaka koymalısınız. Bildiğiniz gibi, tuz suyun kaynama derecesini yükseltir. Tuz konulduktan sonra kaynama bir süre duracak ve sonra tekrar devam edecektir. Makarna ne kadar sıcak bir suda pişerse, o kadar lezzetli olur. Biz ise tuz ekleyerek kaynama derecesini yükselttik. Dilerseniz, bir kaç damla da yağ koyabilirsiniz.

Artık makarnamız sıcak suya girmeye hazır. Makarna kaynayan suda 8-10 dakika kalmalıdır, ne çok fazla ne de çok az.

Asıl ipucu suyu süzme aşamasında geliyor; makarna suyunu lavabodan dökmüyoruz. Neden? çünkü içinde yağ, tuz ve nişasta bulunan kaynamış özlü bir su olduğu için. Tam bir çorba ham maddesi değil mi? Ayrıca, zaman ve gaz da harcadık. En sevdiğim nokta ise bu su zaten hazır sıcak iken elime geçen bulgur, pirinç, nohut, mercimek, erişte, sebze, salça ...vb. ne varsa tencerenin içine biraz kavurup, bu suyu kullanmak. Lavabodan dökse idik zaman, su, yağ, tuz, nişasta ve gaz da lavabodan akıp gidecekti.

Sizin makarnanızı höpürdettiğiniz sırada çorbanız pişiyor olacak. Eğer çorbanızı hemen içmeyecekseniz, pişme süresini birkaç dakika daha kısa tutabilirsiniz. İçeriği henüz hazır değil gibi gelebilir ancak kendi sıcaklığı il beklerken ve acıktığınızda ısıtırken bu süre telafi edilecektir.

Bu makarna altı suyunu kuru fasulye için dahi kullanıp, başarılı sonuçlar alabilirsiniz.

Soslarınızı hazırlarken de bu sudan birkaç kaşığı sos için kullanarak sos ile makarnanızı kaynaştırmanız lezzeti arttıracaktır.

Makarnayı koyacağınız tabağı 1 dakika önce kaynar suda ya da mikrodalga fırında ısıtınız ki buz gibi tabakta hamurlaşmasın. Aynı şekilde haşladığınız makarnayı soğuk suya tutmayınız.

28 Ocak 2015 Çarşamba

Aç karnına ve tok karnına ilaçlar

İlaç emilimi bakımından midenin boşalma hızı çok önemlidir ve mide yemekten sonraki 1 – 2 saat içerisinde boşalmasını tamamlar. Dolayısıyla bir ilaç "aç karnına" ise ya yemek yemeden 1 saat önce ya da yemek yedikten 2 saat sonra alınmalıdır. Bazı ilaçların ise emilimleri besinlerle birlikte artar ya da bazı ilaçlar aç karnına alınmaları halinde midemize dokunabilirler; bu ilaçlar ise "tok karnına" alınmalıdır. Yani ya yemek başlangıcında ya da yemek yedikten sonraki 1 saat içinde ilacımızı alabiliriz.

Aç ya da tok alınması tavsiye edilen ilaçlarda bu noktaya dikkat etmediğinizde ise ilacın etkisini tam gösteremeyebileceği gibi midenize zarar verebilir. Bu zarara bulantı ve kusma da eşlik edebilir.

İlaçlar mutlaka bol suyla birlikte içilmelidir. Ayrıca içilen şurubun ardından mutlaka bir bardak da su içilmelidir. Çünkü su, ilacın veya şurubun daha hızlı çözünerek kana karışmasını sağlar. Susuz içilen ilaçlar, ilerleyen dönemlerde bir takım hastalıkları beraberinde getirmektedir.

Portakal suyu, kola, ayran, soda, meşrubat ile birlikte içilen ilaçlar farklı etkiler yaparlar. Bu içeceklerin sindirimde uğradıkları çözünme, erime değerleri farklı olduğu gibi bazıları asitik değerlere sahipken bazıları tuz tutar. İlacınızın etken maddesi tuz ise kola ile birlikte içtiğinizde etkisini sınırlamış olursunuz. Ayrıca greyfurt suyu ile bazı ilaçlar da kesinlikle alınmamalıdır.

Prensip olarak hiçbir ilacı alkollü içeceklerle almayın. Alkol bir taraftan ilaçların etkisini önlerken, diğer taraftan güçlü zararlı etkilere yol açıyor. Ayrıca bazı ilaçların alkolün vücuttaki etkilerini güçlendirip artırdığı da biliniyor. Alkol, ilacın karaciğerden atılımını bozuyor, antibiyotik de karaciğerde alkolün yıkılmasını bozuyor. Bu sefer de alkol zehirlenmesi ortaya çıkabiliyor. Bulantı, kusma, baş ağrısı gibi şekilde kendini gösterebilir. Alkole bağlı mide kanaması da ortaya çıkabilir.

Yukarıdaki sebeplerden ötürü her yerde aynı şekilde ve kolaylıkla bulunabilen, aynı değerlere sahip, vücudun kabul ettiği suyu tercih ediyoruz.

Antibiyotiklerin istenilen etkiyi göstermesi ise bu ilaçları belirli saat aralıklarında alınmasıyla sağlanabilir. Örneğin; günde 2 adet alınması gereken antibiyotik ilaç, her 12 saatte bir alınmalıdır. Günde 4 defa alınması gereken antibiyotik ilaç, her 6 saatte bir alınmalıdır.

27 Ocak 2015 Salı

Kasık fıtığı ameliyatım

Uzun süre ayakta durunca belim ağrıyordu. Geçenlerde üşüttüm ve sürekli öksürmeye başladım. Boğazımı rahatlatmak için kuvvetli öksürürken belimde, kasığımda, sırtımda yanma oluyordu. Kasık çevresinde öksürürken ortaya çıkan sertleşmenin sebebini, doktor da "Kasık Fıtığı" olarak doğruladı.

Fıtık aslında, bir organın yerini değiştirmesi demek. Kasık fıtığı, bel fıtığı ... gibi 

Hapşırmak, öksürmek, burun silmek, ağır kaldırmak, kabızlık sırasında ıkınmak gibi karın içi basıncının yükselmesi ve doğuştan gelen sebepler ile ortaya çıkabiliyor.

Önceden apandisit ameliyatı olmuştum, geçen yıllar ve gelişen teknikler ile daha zor olacağını sanmıyordum.

Ameliyat öncesinde öksürük, nezle, grip gibi rahatsızlıklarınızın tamamen arkanızda kaldığına emin olun; çünkü o ilk 1 haftalık süre içinde öksürmek, hapşırmak, hıçkırmak hatta gülmek istemeyeceksiniz. Ateş, kırgınlık, halsizlik, öksürük, nezle ...vb. gibi şikayetleriniz ameliyatın ertelenmesi için bir sebep olabilir.

Kullandığınız ilaçları zaten size soracaklar. Ayrıca aspirin gibi kan sulandırıcı ilaçları da en az 7 gün öncesinden bırakmanız gerekiyor.

Sigara ameliyat sonrasında iyileşmeyi geciktiren bir dış etken. Zaten içmemeniz gereken sigarayı, ameliyatınız için uygun bir zaman öncesinde bırakarak iyileşmenizi hızlandırabilirsiniz.

Ameliyat öncesinde bağırsaklarınızı ve mesanenizi de iyice boşaltmış olmanız sonraki gün rahat etmenizi sağlayacaktır.

Hazırlık aşamasında; eğer sabah ameliyat olacaksanız, gece yarısından sonra birşeyler yeyip içmeniz yasaklanıyor. Akşam yemeğini hafif tuttum ve gece 10'dan sonra birşey yeyip içmedim.

Önceki akşam banyo yapmanızı tavsiye ederim. Hem hijyen sağlarsınız hem de birkaç gün banyo yapamayacağınız için bu süreyi rahat geçirirsiniz.

Lokal anestezi, uygulanacağı söylendi. Araştırdığım zaman genel olarak bir baş ağrısı olduğunu gördüm. İlacın vücuttan atımını hızlandırmak için 3 litre su ve kahve içilmesi öneriliyordu. Kimi hastalarda günler süren baş ağrısı olduğunu öğrendim. Ancak şanslıymışım ki, hiç baş ağrısı olmadı. Belki de hazırlık diyetimle alakalıydı.

Ameliyat sonrasında bir süre yemeklerinizde karabiber kullanmasanız hatta sofranızda bulundurmasanız iyi olur.

Bir süre kendinizi rüzgar, cereyan, toz ... vb.den uzak tutmak isteyebilirsiniz.

Ne kadar kolay bir ameliyat da olsa, sonuçta neşter var. Acınız an be an hissedilir derece azalıyor olsa da ani hareketler yapmak, size bir süre önce ameliyat olduğunuzu sertçe hatırlatacaktır.

Derin nefes alma ve öksürme çalışmaları ile akciğerleriniz balgam atıp, daha iyi çalışacaktır. Kontrollü öksürme başlatarak, ansızın ortaya çıkacak bir öksürüğün yerini kendi isteğiniz ile yaptığınız bir öksürüğe bırakabilirsiniz. Kontrollü öksürme çalışmanızı önceki akşam yapmanız önemlidir, zira birkaç gün içinde unutabilirsiniz. Akciğerlerinizde biriken toz gibi maddeleri uzaklaştırmak, balgam veya boğazınıza takılan bir yiyecek parçasını sökmek isteyebilirsiniz. 1 gece önce gayet doğal ve kolay olan öksürük, adım adım yaklaştıkça, kaçınılmaz sonuç sizi boncuk boncuk terletecek. Bunun için hazırlıklı olun.

Mümkünse oturmanız işleri kolaylaştıracaktır. Bir yastıkla bölgeyi desteklemeniz de sizi rahatlatır. 


Farklı tekniklerde kontrollü öksürme 
Geliştireceğiniz bir doğrulma ve oturma tekniği ile hareket ederken çıkan acıyı en aza indirebilirsiniz.

Ayrıca yürüyüş yapmak, kendinizi daha iyi hissetmenizi sağlar ve iyileşme sürecini hızlandırır.

Herhangi bir diyetinizi olmamasına rağmen bir süre kabızlık veya gaz yapan yiyeceklerden uzak durmak isteyebilirsiniz.

25 Ocak 2015 Pazar

İşsiz, parasız dönemlerim

Merhaba

İşsiz ve parasız dönemlerimde yaşadıklarımı aktarmak istedim.

Benzeri dönemlerde karşınıza çeşitli zorluklar çıkacak; sınırlı ( ya da olmayan ) bütçe, can sıkıntısı, beslenme, sosyal etkinliklerden uzak kalma... gibi.

Eldeki sınırlı bütçeyi biraz da olsun rahatlatmak için bazı tasarruf tedbirleri uygulamanız kaçınılmaz olacaktır. Mesela elektrik giderlerini düşürmek için yapacaklarınız gibi. Son gömleğinizi ütülemeden önce ütüyü ve aynı şekilde son tostu yapmadan önce makinenizi fişten çekebilirsiniz ( belki de ocağı kapatmanız gerekir ). 

Fırınlar fazla elektrik harcarlar, son 5 dakikada fırını kapatıp, yemeğinizi dinlenirken pişmeye bırakabilirsiniz. Korkmayın, fırın hemen soğumaz.

Bu ve benzeri elektrikli cihazlar korkunç elektrik tüketmektedir. O 5 dakikalık süre içinde harcanan elektriğin evinizi aslında 1 ay aydınlatabileceğini ve elektrikten tasarruf ederek doğaya da saygılı davrandığınızı unutmayın.

Yumurta kaynatırken, yumurtaları örtecek kadar su kullanırsanız, sadece yeterli miktar suyu kaynatmış olursunuz. Hatta yumurta kaynatırken tost makinesini ya da tavayı ısıtabilirsiniz.

Tasarruf ettiğiniz kadar, ziyan etmemeyi de bilmeniz gerekir.

Dolaba ekmek nasıl girerse öyle çıkar. Bu şu demek, elinizde her zaman taze ya da bayat ekmeğiniz olabilir. Gece, soğukta, yağmurda ya da hastayken çıkıp taze ekmek arama zahmetinden kurtulduğunuz gibi köfte için bayat ekmek arama derdinden de kurtulursunuz. Dolabınızdan bir bayat ve bir taze ekmek bulundurmayı kural edinin.

Tost demiştik; bayat ekmekleri değerlendirmenin iyi bir yoludur. Eğer ocak üstü tost makinelerinden kullanıyorsanız, tostları makinenin aynı yüzü ile yapabilirsiniz. Böylece sadece ısınmış yüzünü kullanırsınız.

Yumurta benzeri durumlarda sık karşınıza çıkan bir gıda olabilir. Sahanda yumurta için yağ bulamadığınız dönemlerde yağa ikame olarak çok az su kullanabilirsiniz. Önemli olan yumurtanın sahana yapışmasını engellemek, değil mi?

Dışarıdan verilen yemek siparişlerini azaltmanız çok yararınıza olur. Daha sağlıklı beslendiğiniz gibi bütçenize de gereksiz yüklenmezsiniz. Gene de verilen siparişler ile gelen ketçap, mayonez, baharat, tuz ... vb. kolonyalı mendilleri saklarsanız, mutlaka işinize yarayacakları gün de gelecektir.

Dolaptan çıkardığınız yemekleri, ısıtmadan önce bir süre bekleterek en azından soğuk terinin gitmesini sağlayabilirsiniz. Yemeğin, en azından, ortam ısısına yaklaşmasını sağlarken, gazınızı, boşu boşuna, dolabın soğuğunu üzerinde taşıyan tencereyi ısıtmaya harcamamış olursunuz. Amacımız tasarruf etmek kadar, doğal kaynakları da korumak değil mi?

Size fazla zahmet vermeyen ve mutfağınızı şenlendirecek bazı bitkiler de yetiştirebilirsiniz. Nane, fesleğen yetiştirmek hem kolaydır hem de salatalarınızda ve soslarınızda kullanabilirsiniz. Sarımsağın ise, bence, bir mutfakta mutlaka bulunması gereklidir.

Makarna konusunda tecrübemi özellikle aktarmak istiyorum. Tarifi şurada bulabilirsiniz.

Amacımız doymak değil, beslenmek. Her gün mümkünse bol su içilmeli, en az bir meyve ve ufak bir kase yoğurt 
tüketmeye dikkat etmelisiniz. Böylece sağlıklı kalabilirsiniz.

Müşteri şikayet hatlarını özellikle kullanmanızı tavsiye ederim. Marketten aldığım peynir küflü çıkınca fotoğraflarını çekip son kullanma tarihi ile birlikte email göndermiştim. Eğer müşteri ilişkilerine önem veren bir firma ise kapınızda envai çeşit peynir, yoğurt..... vb. ikramı ile karşılaşabilirsiniz. Bir gün önceki sinir yerini bolluğa bırakabilir.

Sağlıklı bir vücudun diğer dayanakları olan uyku ve spor da özen göstereceğiniz kuralların başında gelmelidir. 

Tasarruf ve idare demişken; daha yüksek öncelikleriniz varken bira ve sigara kesinlikle öncelikli değildir. Geçinemiyorum diyen bir kişinin günde bir paket sigara içmesini, telefonum kesik diyen kişinin de her gece bira içmesini anlayamıyorum.

Operatörlerin ücretsiz ( veya hediye ) kampanyalarından faydalanmayı ihmal etmemelisiniz. Acil olmayan ( sohbet, ilan arama, iş görüşmesi ... gibi ) görüşmelerinizi hediye gününe erteleyerek, bugünü boşa harcamamış olursunuz.

Arada bir evde, arkadaşlarla ya da dışarıda bira ya da rakı içerek sosyalleşmeniz kadar doğal birşey de olmadığı ortadadır. 

Daha ılık su ile duş alarak, sıcak suyunuzu sağlayan elektrik, tüp ya da doğalgazdan da tasarruf edersiniz.

Benim gibi berber takıntılı iseniz kendi saçınızı keserek bir gereksiz masraftan kurtulursunuz. Berbere kadar gitmek, orada beklemek, üstünüzde kalan kıllar ve daha sayamayacağım birçok sebeplerden ötürü kendi saçımı kendim kesmeye başladım. Saçlarınız benimki gibi 2 haftada bir kesilecek hale geliyorsa, cildiniz de yağlı ise bir berber en sık görüştüğünüz kişilerden olabilir. Saçlarım uygun ölçüde iken belime havluyu dolayıp, ayna karşısında 5 dakikada saçlarımı kesip hemen girdiğim duşa girmek gerçekten büyük bir keyif. El aynası elinizde iken aynaya arkanızı dönüp kontrol ediyorsunuz. 2. seferde zaten uzman olduğunuz için artık kafatası yapınızı da tanıyorsunuz ve sizi uğraştıran bölgeleri de öğreniyorsunuz. Berbere gitmiş de olsam, ne makasla ne makine ile bundan daha iyi sonuç alamazdım. Kendini 3 ayda amorti eden makinemi ise 5 sene önce 80 TL karşılığında almıştım ve henüz yağ bile sürmedim.

Madem kişisel bakım giderlerinden bahsediyoruz, devam edelim.

Yapılan araştırmalar diş macunları arasında belirgin bir fark olmadığını gösteriyor. Bu sebeple 1 TL ile 80 TL arasında değişen fiyatlı macunlar arasında istediğinizi tercih edebilirsiniz. Bir diş macunu ve diş fırçası 2.5 TL civarında tutabilir. Sakın seyahat setleri tuzağına düşmeyin, zira fiyatları fahiştir. Herhalde çantanızda o kadar yer vardır. Reklamlardaki gibi bütün fırçayı macuna boğarsanız, vay sizin halinize. O kadar macun ile atların dişi fırçalanır. Ne de olsa, reklamlar biraz da bilinçaltına yönelik çalışırlar ve tüketim alışkanlıklarını da etkilerler, yönlendirirler.

Eğer bir erkekseniz, traş giderleriniz de olacaktır. Bence işsiz de olsa modern ve bakımlı erkek düzenli traş olmalıdır. Oynar başlıklı traş bıçaklarını birçok markada denedim. Pahalı olmaları ve bir süre sonra gereksiz zahmet vermeleri sebepleri ile başka çareler aradım. Daha ucuz olan tek bıçaklıları da denedim. Ancak bir süre sonra tam bir işkenceye dönüyordu. Kendimi şımartmak için arada sırada sakal traşı için gittiğim berbere ustura konusunu açınca, klasik, eski, dedelerimizin kullandığı jilet makinelerini tavsiye etti. Kendisine buradan selamlarımı gönderiyorum. Bilirsiniz; usturanın da içinde jilet var. Ancak bir ustura tutacak ve aynada kendini traş edecek tekniğe sahip olmak, kolay bir iş değil. Jilet makineleri, usturanın traş kalitesine ve kartuşlu / oynar başlıklı makinelerin rahatlığına sahiptir. Sıkı durun; bir başlangıç kalitesinde jilet makinesi 10 TL civarında. Tahtakale'den aldığım ve severek kullandığım makineyi kaybedince Carrefour'dan 5 adet jilet ile birlikte 10 TL'ye aldığım Wilkinson ile yoluma devam ediyorum. Bu da başlangıç için yeterli bir makine bence. Ucuz olduklarının yanında elde ettiğiniz traş kalitesi ise tartışılmaz. Traşı ise bir işkenceye, sıkıntıya değil bir keyfe dönüştürüyor. Yüzünüzün bir yanını, jileti suya tutmadan traş edebilirsiniz. Çünkü tıkanmıyor. Oysa diğerleri sürekli suyun altında idi. O kıllardan gelen  "çatır çatır" sesler yok mu, ahhhh.

Peki ya köpük ?? Reklamlardan uzak durarak, kesinlikle köpük ya da jel kullanmıyoruz. Aynı şekilde o kadar köpük sıkmak, zaten tüketim toplumunun bir sonucu. Peki, ne kullanıyoruz? Traş macunu ya da tabi ki arko traş sabunu ( bu size kısa vadede ilave bir fırça maliyeti getirse de, uzun vadede biz kazanıyoruz )

Bu şekilde oluşturduğumuz traş seti, kesinlikle daha ucuzdur, iyi netice verir, az yer kaplar ve keyif verir.

Bir bozuk para kavanozu zor durumlarda imdadınıza yetişebilir. Bozuk paraları sağda solda ceplerde çekmecelerde değil, bu kavanozda tutmak alışkanlığınız olmalıdır.

İnternete ulaşmak, bir çok açıdan kaçınılmaz bir ihtiyacınızdır. Cebinize alacağınız en ekonomik internet tarifesi ile maillerinize ulaşabilir, iş arayabilir, adres / telefon gibi ihtiyaçlarınızı karşılayabilirsiniz.

İnternet kafeler de bir çözüm olabilir. Ancak sürekli gidilen internet kafe hem zamanınınız alacak hem de paranızı. Ayrıca bir süre sonra verimliliğini de kaybedecektir. Ben şu şekilde yapıyordum; göndereceğim emaili evde hazırlayıp flasha atıyordum. internet kafede ise sadece kopyala + yapıştır. böylece ücret ödediğiniz zamanı başka işleriniz için kullanabilirsiniz.

Aynı yöntemi otogarlarda da kullandım ( tabi evinize yakınsa ) Tek yapmanız gereken maili evde hazırlayıp, bir otobüs gelmesini beklemek. Çünkü hepsince ücretsiz wi-fi hizmeti oluyor ( ama artık sanırım bilet üzerindeki bir kod gerekiyor )

Şu anda fark ettiğim bir diğer yöntem ise, hastaneler. Müşteri ilişkilerine önem veren bazı hastaneler, hasta yakınlarının kullanması için ücretsiz Wi-Fi ve internet bağlantılı masaüstü bilgisayar sunuyorlar. 

Kullanabileceğiniz diğer bir yöntem ise komşularınızdan yardım istemektir. Faturalarını bölüşmek teklifi karşılığında şifrelerini isteyebilirsiniz. Paylaşılan şifre ileride hukuki sonuçlar doğuracağından önce sizi tanımaları ve güvenmeleri gerekecektir.

Tasvip etmediğim son yöntem ise BackTrack işletim sistemi ile kablosuz ağ şifrelerini kırmak. Ne demişler "ihtiyaç, icatların anasıdır." Cebime aldığım ekonomik paket ile bu işletim sistemini ve mantığını anlayıp, denemelerde bulunmuştum. Öhöm!

Eşantiyonlardan faydalanmak ise vazgeçilmeziniz olabilir. Denedim Biliyorum ... gibi sitelerin sunacağı hediyelerden faydalanabilirsiniz.

Amacımız neydi? Giderleri azaltmak tabi ki. Bunun en kolay yollarından biri ise bankaların aidatından, işletim ücretinden kurtulmaktır.

Çağımızın olmazsa olmazı banka ve kredi kartı konusunda ise ücretsiz ve aidatsız olanları tercih edebilirsiniz.

PTT'nin ücretsiz bir hizmeti olan PTT kartı acil durumlarda para gönderirken ve para beklerken çok işinize yarayabilir. Gönderi masraflarını ( siz gönderirken de, size gönderilirken de ) azalttığınız gibi parayı alacağınız şube konusunda da esneklik kazanırsınız.

Akıllıca kullanacağınız 1 ( bir ) kredi kartı her zaman işinize yarayabilir. Tüm ay boyunca ödemelerinizi kredi kartınız ile yapıp, kredi kartının tüm borcunu ise son güne bırakmak ve o güne kadar nakdi elde tutmak akıllıca bir yöntemdir. Cebinizdeki cebinizde ve bankanızdaki ise bankada kalırken, eldeki nakdinizi tüketmediğiniz gibi bankada tuttuğunuza da dokunmamış olursunuz. Yani, o anda peşin ödeme yapmak yerine bankanın size tanıdığı krediyi kullanarak ödemeyi erteleyerek, nakdinizi son güne kadar aşağıda bahsedeceğim EnPara'da tutarak gelir sağlıyorsunuz. Ayrıca kredi kartları ile taksit imkanından faydalanıp, bütçenizi zorlamamış da olursunuz. Kartınızın puan avantajı ise bir diğer getirisi olabilir. Ayrıca market alışverişlerinizde ise kuruşlarınızın korunmasını sağlarsınız. Şöyle ki; alışverişiniz 10.41 TL tuttuğunda sizden, genelde, 10.5 TL tahsil edilir. Ancak kredi kartı ile ödemek isterseniz, tam tutarı ödersiniz. Benzeri işlemin sürekli tekrarlandığını düşünürseniz, gerçek ortaya çıkacaktır.

Büyük alışverişlerinizi ekstre kesiminden sonraya bırakırsanız, ödemenizi de 40 gün ertelemiş olursunuz. Bu şekilde, ürünü ya da hizmeti kullanmaya başlamış iken ödemesini sonraya bırakabilirsiniz. Kredi kartı olmayan parayı değil, olan parayı ve krediyi verimli kullanma yöntemidir. Cebinizde 10 TL var, 20 TL masrafınız var. Yarın maaşınız yatacak, bankanın size tanıdığı kredi 50 TL, son ödeme gününe ise 5 gün var. Bu süreci kredi kartı kullanarak aşabilirsiniz.

Sanal kart uygulamaları ile de güvenli online alışveriş yapabilirsiniz.

Ancak benim bu konudaki en büyük tavsiyem ise EnPara. Sizden hiçbir ücret talep etmediği gibi, ödemeler konusunda da en büyük yardımcınız olabilir. Faize yaklaşımınız izin veriyorsa kuruşlar seviyesinde de olsa kaynak yaratabilirsiniz. Bankada boş boş tuttuğunuz paraya gecelik ( ve siz uyurken ) faiz ödeyen bu hizmet ile hiç olmayan bir kaynak yaratabilirsiniz. Çünkü, bu zor günlerinizde her kuruş önemlidir. 

İnternet bankacılığı kullanarak, zaman kazanırsınız. Şubede, ATM sırasında bekleyip zaman kaybetmek yerine oturduğunuz yerden tüm faturalarınızı ödeyebilirsiniz. Benim izlediğim yöntem ise şu faturaları son günde ödemek, ve bu sürede faizden gelir sağlamak. Biraz daha fazla yorum isterseniz

Bahsedeceğim son nokta ise ( her zaman karşınıza çıkmasa da ) herkesin hesabını kredi kartı ile ödemek. Arkadaş grubunuzla dışarı çıktınız ve yediniz içtiniz. Hesap geldi ve nakitinize dokunmak istemiyorsunuz. Herkes ödeyeceği miktarı size versin, siz ise toplam borcu kredi kartınız ile ödeyin. Böylece elinize kredi kartının son gününde bankaya teslim edilmesi gereken bir nakit geçti. Bu parayı hemen EnPara'nın gecelik faizine bırakıp, gelir elde edebilirsiniz.

Tecrübelerden de faydalanmanızı isterim. Bu amaçla büyük sanayicilerin tecrübelerini ve anılarını aktardığı kitapları okuyabilirsiniz. Atasözleri ve deyimler de faydalı olacaktır. ( bu amaçla, yabancı diliniz varsa diğer dillerdeki deyim ve atasözleri de inceleyebilirsiniz )

Bulunduğunuz şehirdeki bir üniversiteyi kazanıp öğrenci olmanın avantajlarını toplu taşıma, sinema ve tiyatroda ...vb. kullanabilirsiniz. Büyük şehirlerde aylık bilet almak ulaşım giderlerinizi azaltabilir. Müze Kart sizlere 1 senelik sınırsız müze ziyareti sağladığı gibi tiyatrolarda da indirim sağlayacaktır. Can sıkıntınızı müze ziyaretleri ile azaltıp, tarih denizinde bir kültür sefasına katılabilirsiniz.

Bazen canınız çok sıkılabilir, ancak bütçeniz önünüze engel çıkarabilir. İstanbul gibi bir şehirde, para harcamadan vakit geçirmenin ve hava almanın bir yolu olarak karşımıza vapurlar çıkıyor. Yanınıza alacağınız bir kitap, dergi, radyo ve kulaklık, bir simit ile vapurda vakit geçirebilirsiniz. Vapurlar duraklar arasında dönüp durmaktadır ve otobüs / metrobüs aksine son durakları olmadığı için bu duraklarda tüm yolcuların inmesi beklenmemektedir. 2 TL karşılığında deniz ve boğaz havası alırken, yağmurdan veya sıcaktan korunaklı bir ortamda kitabınız okuyup, müzik dinleyebilirsiniz.

Craigslist, Backpages gibi siteler birçok ihtiyacınız için yardımcı olabilir. Sosyalleşebilirsiniz, yeni arkadaşlarla tanışabilirsiniz, ücretsiz etkinlikler bulabilirsiniz. MEB'e bağlı Halk Eğitim Merkezi'nde ve Belediyenizin ( mesela İBB'ye bağlı sanat ve meslek eğitimi kursları ) sağladığı ücretsiz kurslarda vakit geçirdiğiniz gibi, kendinizi de geliştirebilirsiniz.

Zaman zaman şehir dışına çıkmanız gerekebilir; seyahatinizi ne kadar kısa planlarsanız planlayın yanınızda mutlaka bir çanta olsun. Çantanızda yedek iç çamaşırı, çorap, tshirt veya gömlek mutlaka olsun. Çantanız yükte hafif ve işlevsel olmalı. Yapacağınız ziyaretin amacı iş görüşmesi veya düğün olabilir. Çantanızdaki pantolonun ve gömleğin ütü istemez, buruşmaz yapıda olması sizi rahatlatacaktır.

İşsiz ve parasız olabilirsiniz ancak bu tamamen salacağınız anlamına gelmemeli. Günlük traş olmak, erken kalkmak, ütülü gömlek giymek kendinize gösterdiğiniz saygının yansıması olacaktır.

Yaşantınızda kullandığınız ayakkabı, pantolon ve gömlek gibi giyecekleri 2 gün üst üste giymemeye dikkat edin.

Şu andaki yaşantınız birçok ihtimale gebe olduğundan, ihtiyacınızdan fazla eşya almayın. Her an taşınmaya hazır olmanız gerekir. 

Zaman zaman kendinizi şımartmak isteyebilirsiniz; sinema ya da tiyatroya gitmek, sosyalleşmek en doğal hakkımızdır. Ancak ben tiyatroyu, sinemaya tercih ediyorum. Her filmi sinemada izlemek ne kadar gereksiz ise her film de bilgisayardan izlenmemelidir. Eğer grup halinde sinemaya gidiyorsanız, sinemaların sadakat kartlarında edinebilirsiniz. Böylece bilet puan birikir ve ücretsiz bilet kazanabilirsiniz. Mesela Mars Sinema Klübü Kartı gibi

Kendinizi, bir sauna, spa ya da masaj ...vb. ile de şımartabilirsiniz. Sağlık ve moral kazanacağınız gibi, sonraki günde capcanlı uyanırsınız, hatta iştahınız da açılır. Bunun şöyle bir katkısı da olabilir; not working but networking. Burada anlatılmak istenen bence şudur; sadece çalışmakla olmaz birilerini de tanımak gerekir. Şehir fırsatlarını takip ederek gelecekte işinize yarayacak bağlantılar da kurabilirsiniz. Aynı amaçla iyi bir spor salonunu da ziyaret edebilirsiniz. İnsanları küçümsemek gibi bir niyetim asla yok ancak arka sokaklarda bir bilardo salonunda tanışacağınız kişiler, düzgün bir spor salonunda karşılaşacağınız kişiler ile aynı olmayacaktır.

İşte benzeri ortamlar içinde bulunduğunuz girişim için doğru kişiler ile bir araya gelmenizi sağlayabilir. Bu durumlara karşı hazırlıklı olmanız gerekiyor. Powerpoint ile tasarımını yapacağınız bir kartı çok makul bir fiyata bastırabilirsiniz. İhtiyacınız olan sitenin alan adını bir bloga yönlendirerek hızlı ve verimli bir şekilde sitenizi hazırlayıp düzenleyebilirsiniz. Hatta blogunuzda alacağınız reklamlar ise az da olsa bir gelir sağlayabilir.

Fuarları ziyaret etmenizi tavsiye ederim. İşinize çok yarayacak ikram ve eşantiyonlara ulaşabilirsiniz. Yeni fikirlere ve teknolojilere ulaşmanızı sağladığı kadar ufkunuzu da açabilir. Az önce de bahsettiğim gibi, doğru kişiler ile de tanışabilirsiniz. Ben hiç denemesem de dernekler ve odalar da bu iş için biçilmiş kaftandır. Muhasebeciler ise vergi mükelleflerine ulaşmanın bir diğer yoludur.

Günlük spor ihtiyacınızı bazı ev işlerini yaparak, yürüyerek karşılayabilirsiniz. Kendinize hazırlayacağınız basit bir program ve eviniz size doğal ortamı sağlayacaktır. Ancak bu sırada terleyeceğiniz için üzerinizde uygun kıyafetlerin olduğuna dikkat edin. Çünkü yıkamak, ütülemek sizler için hala bir sorun. ama "zamandan bol ne var?" da diyebilirsiniz.

Yürüyemeyeceğiniz bir mesafede iseniz ve zamanınız da varsa, güvenliğinizi göz önünde bulundurarak, otostop çekmeyi düşünebilirsiniz.

Hmmm yıkamaktan da bahsetmek gerekiyor. Tüketim çağının bizlere yaptırdıkları malum. Elimizde bol, doğal ve ucuzu varken bizleri sürekli almaya zorlaması ... gibi. Ancak çamaşır makinenizde yumuşatıcı yerine sirke kullanabileceğinizi unutmayın. Hatta sirkeyi de kendiniz hazırlayabilirsiniz. Kokusundan endişe etmeyin, kurutmak için astığınızda ve havalandırdığınızda gidecektir.

"Zamandan bol ne var?" demişken, onu da değerlendirmek gerekiyor. Komik gelse de, bulaşık yıkamayı oldukça rahatlatıcı buluyorum. 

İngilizce biliyorsanız, bulaşık yıkarken, yürürken bir yabancı dil öğrenmeye çalışabilirsiniz. Linguaphone gibi "dinle & tekrar et" sistemi ile öğreten setlerden faydalanabilirsiniz. Kaybedecek bir şeyimiz yokken fazladan öğrendiğiniz birkaç kelimenin de zararı olmayacaktır. Biraz ayrıntılı bilgi için buyurunuz

Rezidansları da ilginç buluyorum; aslında beyaz eşyaları ve mobilyaları olan büyük odalara sahip otellerdir. Bize sağlayacağı ise internet, çamaşır makinesi, iyi bir duş, derin ve rahat bir uyku ve daha birçok şey olabilir. 

Zaman ve kaynak yaratmak az uyumanızı, gece çalışmanızı, maillerinizi durakta veya metroda hazırlamanızı gerektirebilir.

İçinde bulunduğunuz dönem süresince birçok şeyi tek başınıza yapmanız gerekecek. Bu süreç hatırlama yeteneğinizi de zorlayacaktır. Unutmamak için bir sistem geliştirmeniz gerekecektir. Yanınızda sürekli bir ajanda, not defteri mi taşırsınız sizin bileceğiniz iş. Eğer benim gibi birşeyler taşımayı hiç sevmiyorsanız, eşyaların ufak ve çok işlevsel olanlarını seviyorsanız zaten taşıdığınız akıllı telefonunuza bir görev daha vermenin sırasıdır. Uygun ve ücretsiz bir program kullanarak, işlerinizi daha iyi planladığınız gibi, birçok şeyi hatırlamanın yükünü telefonunuza taşıtırsınız.

Ben hiç uygulamasam da "Vay be" dediğim şeyler de oldu. Kontörlü hattınız var ve "arandıkça kazan" tarifesindesiniz. Arayanları lafa tutmaya bayılıyorsunuz. Tamam da, birilerinin sizi aramasını nasıl sağlarsınız? sahibinden.com vb. sitelere ilan bırakarak... gerçekten de her seferinde "vay be" diyorum.

Paranın büyüğü küçüğü olmaz, bu sebeple çeşitli kanallardan nakit akışı sağlamanız gerekir. ( Hep söylüyorum "Aklın yolu birdir" diye. Aylar sonra karşıma çıkan şu tavsiyeler de, bunu doğrular nitelikte ) Elinizde sermayeniz olmayabilir ancak uzmanlık ve bilgi satabilirsiniz. Bu sebeple kendini amorti edebilecek kursları ve sertifika programlarını kullanabilirsiniz. Yatırım geri döndükten sonra gelen her kuruş sizler için kar olarak bir masrafınızı karşılar ya da birikim olarak durur. ( İş güvenliği uzmanı sertifikası almakta geç kalmış olsam da harcadığım zaman bana fazlası ile maddi olarak döndü ve dönmeye de devam ediyor ). Bu kurslara kayıt yaptırırken peşin ödemek yerine taksitlerden faydalanmak, bütçenizi de yormayacaktır. Taksit işlemini kredi kartı ile veya kredinize dokunmadan senet ile de yapabilirsiniz. Hele daha ödemeleriniz devam ederken para kazanmaya başlarsanız, tadına doyum olmaz. ( Bu kuralı iyice benimsemiş olmalıyım ki, Tehlikeli madde güvenlik danışmanlığı ile devam ettiriyorum )