Din, güzel ahlaktan ibarettir. / Hz. Muhammed
Medeniyet ahlaktır. / Prof. Dr. İlber Ortaylı
Vicdan, insanın içindeki Tanrı 'dır. / Victor Hugo
28 Haziran 2015 Pazar
11 Haziran 2015 Perşembe
Tehlikeli madde güvenlik danışmanlığı
10 Haziran 2015 Çarşamba
Din ve devlet
Din ve devlet işlerinin ayrı olduğu bir devlette nüfus cüzdanlarında neden "din" hanesi bulunuyor?
Vatandaşın hangi dine mensup olduğu, devleti neden ilgilendiriyor?
Vatandaş, bir dine inanmak zorunda mı?
Ölümünün ardından, yakınlarına sorup öğrenip, o dinin gerektirdiklerini yapmak çok mu zor?
"Kendisi hayatta müslümandı", "kendisi budistti" diye söylemek mi, çok mu zor?
Benzeri soruları, okullarda din dersine kadar götürebiliriz. Aile, çocuğun alevi, budist, ateist, hristiyan ya da musevi olarak yetişmesini istiyor olabilir. Bu durumda kendisini müslümanlık kurallarının öğretildiği bir din dersine zorlamak, ne derece doğrudur?
Dersin içeriği ahlak, terbiye kapsamında olabileceği gibi dinler hakkında genel bilgi verilemez mi? Öğrenci kardeşimiz her dini tanıyarak büyüse, fikir sahibi olsa fena mı olur?
Nüfus cüzdanınızdaki din hanesinde yazılanı değiştirmek veya haneyi boş bırakmak için yapılması gereken tek şey ise nüfus müdürlüğüne bir dilekçe ile başvurmak.
Nüfus cüzdanınızdaki din hanesinde yazılanı değiştirmek veya haneyi boş bırakmak için yapılması gereken tek şey ise nüfus müdürlüğüne bir dilekçe ile başvurmak.
Kazanmak
Önce seni görmezden gelirler
Sonra alay ederler
Sonra seninle savaşırlar
Sonra SEN kazanırsın !
Sonra alay ederler
Sonra seninle savaşırlar
Sonra SEN kazanırsın !
Yapmak, denemek
O yapıyorsa, ben de yaparım!
Ben yapıyorsam, daha iyisini yaparım!
Ben yapıyorsam, en iyisini yaparım!
Ben yapıyorsam, daha iyisini yaparım!
Ben yapıyorsam, en iyisini yaparım!
6 Önemli Tavsiye / Warren Buffett
1. Gelir üzerine:
"Asla tek bir gelir kaynağın olmasın. İkinci bir kaynak için yatırım yap."
2. Harcama üzerine:
"Eğer ihtiyacın olmayan şeyleri satın alırsan, bir gün ihtiyacın olanları satmak zorunda kalırsın."
3. Tasarruf üzerine:
"Harcamalarından kalanı tasarruf etme, tasarruflarından kalanı harca."
4. Risk üzerine:
"Bir nehrin derinliğini iki ayağınla birlikte ölçme."
5. Yatırım üzerine:
"Bütün yumurtaları tek sepete koyma."
6. Beklentiler üzerine:
"Dürüstlük pahalı bir hediyedir, bunu ucuz insanlardan bekleme."
Özgüveni Yüksek İnsanların Yapmadığı 15 Şey / Steve Jobs
1. Bahane Üretmek
Kendi fikir ve davranışlarının sorumluluklarını alırlar ve arkasında dururlar. İşe geç kaldıklarında trafiği bahane etmezler. Bir hedefe ulaşamadıklarınızda "Ama zamanım yetersizdi", "Demek ki ben yeterince iyi değilmişim" gibi bahanelere sığınmazlar. Yeterince iyi olana kadar ve yeterli zamanı kullanarak başarana kadar yılmadan denerler.
2. Herkesin Korktuğu İşi Yapmaktan Çekinmek
Korkunun kendilerini esir almasına izin vermezler. Bir işi başarmak için sahip olmaları gereken kişiliğe ulaşmanın aslında korkularıyla yüzleşmekten geçerek kendilerini de evrilmeleri gerektiği sonucunda oluşacağını bilirler.
3. Konfor Balonu İçerisinde Yaşamak
Konfor alanında yaşamazlar, çünkü bilirler ki burada tüm hayalleri ölür. Aksine konfor alanlarından çıkmayı ve zoru başarmayı hedeflerler, çünkü kendileri zorluklarla baş etmeyi öğrendikçe ancak başarıya ulaşabileceklerini bilirler.
4. Bugünün İşini Yarına Bırakmak
Bugün gerçekleştirilen iyi bir planın, herhangi bir gün gerçekleştirecek mükemmel plandan daha iyi olduğunu bilirler. "Doğru zaman" veya "Doğru Koşullar"ın oluşmasını beklemezler, çünkü bu tür beklentilerin arkasında aslında değişim korkusunun yattığını bilirler. Onlar hemen şimdi, burada, bugün harekete geçerler, çünkü ancak bu sayede ilerleme kaydedilebilir.
5. Başkalarının Olumsuz Düşüncelerinden Etkilenmek
Başkalarının negatif geribildiriminden etkilenmezler.
6. İnsanları Yargılamak
Gereksiz, kendi kendine yaratılan dram hallerine hiç tolerans göstermezler. Kendilerine arka çıkacak insanlara ihtiyaç durmazlar, iş arkadaşlarıyla ilgili dedikodulara prim vermez veya çevresindekilere farklı fikirlerinden dolayı saldırıya geçmezler. Kendi halleriyle, kendini hissettikleri halleriyle barışıktırlar ve kendilerini ispat etmek için kimseye ihtiyaç duymazlar.
7. Kaynak Yetersizliğini Görünce Pes Etmek
Ellerindeki kaynak ne ise, o kadarından yararlanmaya bakarlar, azlığına çokluğuna bakmazlar. Herşeyin yaratıcılıkla mümkün olduğuna ve pes etmedikçe sonuca ulaşılacağına inanırlar. Zorluklara dayanarak derdi büyütmektense, çözüme ve çıkış yolu bulmaya odaklanırlar.
8. Kendilerini Başkalarıyla Kıyaslamak
Etraflarındaki herhangi birisiyle yarışmadıklarını bilirler. Ancak bir gün önceki kendileri ile yarışırlar. Her insanın kendi özgün şartlarında kendi hikayesini yaşadığını ve başka insanlarla kıyas yapmanın gerçekçi olmadığını, kolaycılık olduğunu bilirler.
9. Herkesi Memnun Etmeye Çalışmak
Tanıştıkları veya karşılaştıkları her insanı memnun etmeye çalışmazlar. Herkesle iyi olmanın mümkün olmadığını, hayatın gerçeğinin böyle olduğunu bilirler. Bunun yerine mevcut ilişkilerinin sayısından ziyade kalitesine odaklanırlar.
10. Sabit bir Güvenceye İhtiyaç Duymak
Ellerinden tutulmasına ihtiyaçları yoktur. Hayatın herkes için adil olmadığını, olayların her zaman kendileri için iyi olmayacağını bilirler. Hayattaki herşeyi kontrol edemeyeceklerinin farkında olarak hayatta başlarına gelen olayları hayra yorarak ve olumlu yönlerini alarak ilerlemenin yolunu ararlar.
11. Hayatın Acı Gerçeklerini Göz Ardı Etmek
Hayatta karşılaştıkları problemlere henüz kökündeyken, büyümeden müdahale ederler, tedbir alırlar. Problemlerin adını koymazlarsa, günler, haftalar ve aylara yayarlarsa her geçen gün katlanacağını bilirler. İş ortaklarıyla, arkadaşlarıyla rahatsız edici bir görüşmeyi yapmayı, problemleri hasır altı etmeye, güven ilişkilerini riske atmaya tercih ederler.
12. Küçük Tümseklere Takılıp İşi Yarım Bırakmak
Her düştüklerinde hemen tekrar ayağa kalkarlar. Bilirler ki düşmek yükselmenin engellenemez bir parçasıdır. Tıpkı bir dedektif gibi her seferinde neden düştüklerinin nedenlerini ararlar, tekrar denerler ancak bu sefer bir önceki düşmelerinden dersler alarak.
13. Harekete Geçmek için Kimsenin Onayına İhtiyaç Duymak
Hiç tereddüt etmeden harekete geçerler. Her gün kendilerine şu soruyu sorarlar: "ben değilsem, kim? Şimdi değilse ne zaman?"
14. Kendilerini Küçük Bir Çerçeveyle Kısıtlamak
Kendilerini tek bir A Planı ile kısıtlamazlar. En az efor ve maliyet ile ile en iyi sonuçlara ulaşmalarını sağlayacak stratejileri bulana kadar ellerindeki tüm ve her kaynağı kullanmaya bakarlar, her adımlarının etkisini ölçerler ve pes etmezler.
15. İnternette Okudukları Herşeye Düşünmeden Körü Körüne İnanmak
İnternette her okudukları makaleye sırf yazar öyle düşündüğü için körü körüne inanmazlar. Kendi özgün bakış açılarıyla okuduklarını mercek altına alırlar. Kendi gerçek hayatlarıyla ilintili olan her türlü bilgiye odaklanıp geri kalanları önemsemeyerek sağlıklı ve gerçekçi bir değerlendirme yapmaya çalışırlar. Bu tür makalelerin düşünce egzersizi ve eğlence amaçlı olduğunu bilirler ve özgüveni yüksek insanların ne yapmayacaklarını yine en iyi onlar bilirler:)
9 Haziran 2015 Salı
Bir kaz göndersem, yolar mısın?
Soğuk bir kış günü, padişah, tebdili kıyafet gezmeye karar vermiş. Yanına başvezirini alıp yola çıkmış. Bir dere kenarında çalışan yaşlı bir adam görmüşler. Adam elindeki derileri suya sokup, döverek tabaklıyormuş. Padişah, ihtiyarı selâmlamış:
“Selamünaleyküm, ey pir’i fani…”
“Aleykümselam, ey serdar’i cihan…”
“Altılarda ne yaptın?”
“Altıya altı katmayınca, otuz ikiye yetmiyor…”
“Geceleri kalkmadın mı?”
“Kalktık. Lâkin, ellere yaradı.”
“Bir kaz göndersem yolar mısın?”
“Hem de ciyaklatmadan…”
Padişahla başvezir adamın yanından ayrılıp yola koyulmuşlar. Padişah başvezire dönmüş, ”Ne konuştuğumuzu anladın mı?” diye sormuş. “Hayır padişahım…”
Padişah sinirlenmiş. “Bu akşama kadar ne konuştuğumuzu anlamazsan, kelleni alırım.”
Korkuya kapılan başvezir, padişahı saraya bıraktıktan sonra telaşla dere kenarına dönmüş. Bakmış adam hâlâ orada çalışıyor..
“Ne konuştunuz siz padişahla…”
Adam, başveziri şöyle bir süzmüş. “Kusura bakma. Bedava söyleyemem. Ver bir yüz altın söyleyeyim.”
Başvezir, yüz altın vermiş. “Sen padişahı, serdar’i cihan, diye selâmladın. Nasıl anladın padişah olduğunu?”
“Ben dericiyim. Onun sırtındaki kürkü padişahtan başkası giyemezdi.”
Vezir kafasını kaşımış. “Peki, altılara altı katmayınca, otuz ikiye yetmiyor ne demek?”
Adam, bu soruya cevap vermek için de yüz altın almış. “Padişah, altı aylık yaz döneminde çalışmadın mı ki, kış günü çalışıyorsun, diye sordu. Ben de, yalnızca altı ay yaz değil, altı ay da kış çalışmazsak, otuz iki dişimize yemek bulamıyoruz dedim.”
Vezir bir soru daha sormuş… “Geceleri kalkmadın mı, ne demek?”
Adam yüz altın daha alarak cevaplamış: “Çocukların yok mu diye sordu. Var, ama hepsi kız. Evlendiler, başkasına yaradılar, dedim.”
Vezir gene kafasını sallamış. “Bir de kaz gönderirsem dedi, o ne demek…”
Adam gülmüş. “Onu da sen bul…”
3 Haziran 2015 Çarşamba
Altınordu !
Ordu ili büyükşehir olunca il merkezinin de bir isme ihtiyacı oldu. Oldu da ne oldu? Altınordu oldu !
Büyüklerimiz bu isme karar verirken, hangi Ordulu'ya sormuşlar hangi anketi yapmışlar veya neden bu isimde karar kılmışlar bilmiyorum.
Herkesin bildiği ve tereddütsüz benimseyeceği Güzelordu dururken ya da yeşil ile mavinin bu kadar güzel buluştuğu bir şehre Yeşilordu denebilecekken, Altınordu nedir???
Ordu'nun altın ile nasıl bir ilişkisi varmış? Kızmamak köpürmemek elde değil.
Ay altında Ordu |
Yeri gelmişken bu fotoyu da eklemeden edemedim.